Duygulara Koçluk Yapmak
Nurhayat Kayar – Yazar, Profesyonel Koç

“Duygu olmadan bilgi olmaz. Bir gerçeğin farkında olabiliriz ama gücünü hissetmedikçe o gerçeğin bilgisi bizim değildir. Beynin bilişine ruhun deneyimi eklenmelidir.”
– Arnold Bennett
Günümüz bilgi çağı olarak adlandırılmaktadır. Baktığımızda artık bilgi tek bir kaynaktan dağılmıyor. Bireyler bilgiye birçok kaynaktan ulaşırken aynı zamanda da bu bilgileri harmanlayıp yeni bilgi modelleri ortaya koymaya çalışıyor. Elbette artık bu çaba daha bireysel. Bu bireysel çaba serbest piyasa ekonomisi yapılan bizim gibi ülkelerde insanları girişimciliğe doğru destekleyebilir. Ancak bu ekonominin her adımda olumlu sonuçlar vermemesi insanları bireysel bazda daha çalkantılı bir yaşama götürebiliyor. Genel olarak ülkelerin bu anlamda yaşadığı sıkıntılar her bireyi etkileyebiliyor. Kanımca artık kişilerin bireysel potansiyellerini ortaya koyma konusunda yaşadığı sıkıntılar daha ön planda. Yaşam eskiye göre daha kişisel bazda yaşanıyor. Ve bugün biz koçlar ve eğitmenler karşımızda eskiye göre daha fazla duygusal problem yaşayan gençler ve yetişkinler görüyoruz. Özellikle günümüz çocukları ve gençleri bu duruma daha fazla maruz kalıyor. İşte burada bireyleri potansiyellerini ortaya koyma noktasında destekleyecek duygu koçlarına daha fazla ihtiyaç olabilir. Ve bu duygu koçları da duygu odaklı terapi konusun da daha fazla pratiğe ihtiyaç duyabilirler. Duyguların kabul edilmesi ve bilgiye dönüştürülmesi noktasında günümüz bireyleri duygu koçlarıyla iş birliği yapabilirler.
Terapistler, bireylerin duygusal yaşantılarını göz önüne çıkarmaya, bunu kabullenmelerine ve anlamalarına olanak sağlayarak duygu odaklı baş etmeyi gösteren duygu koçları olarak kabul edilmektedir (Gökçe Nur Yandım, Duygu Odaklı Terapi, 2023).
Bireysel olarak baktığımızda hepimiz zaman zaman duygularımızı anlama da zorlanabiliriz. Bu kapsamda duygularımızı kabul edip onları dönüştürmek için desteğe ihtiyaç duyabiliriz.
Duygu odaklı terapinin kökeni, birey merkezli yaklaşımlara gidebilir. Bu yaklaşımda, işlevsizlik, kendilik kavramı ile deneyim arasındaki uyuşmazlığın neden olduğu bir kavramdır. Kendilik kavramı (güçlüyüm) ile deneyim (zayıf hissediyorum) arasında bir çelişki farkındalığı tehdit ettiğinde kişi giderek kaygılanır. Rogers, organizmal deneyimin varoluşun ana verilerini sağladığını önermektedir ki; burada deneyim organizma içinde olup biten ve farkındalık potansiyeli içeren her şeyi barındırmaktadır. Rogers’ın motivasyon görüşünde insan davranışındaki birincil dürtü bireyin potansiyellerini gerçekleştirmektir. Rogers aynı zamanda insanların bu eğilimle hareket ettiklerine, güvenilir, inanılır ve yapıcı olduklarına inanmaktaydı. Rogers’a benzer biçimde, duygu odaklı terapi de bir büyüme ve gelişme eğilimi olduğunu öne sürer ancak insanların olabileceklerinin en iyisi olmalarını vurgulayan kendi kapasitelerini gerçekleştirdiklerini benimsemektense, duygu odaklı terapi, insanların, kendilerini buldukları çevreye uyum sağlarken karmaşıklık ve yaşama yeteneğini geliştirmeye doğru yöneldiklerini düşünmektedir (Tahir ÖZAKKAŞ, Duyu Odaklı Terapi, 2012).
Yukarıda Leslie S. Greenberg’in geliştirdiği duygu odaklı terapi yaklaşımı ve Rogers’ın birey merkezli yorumu alıntılanmıştır. Burada belirtildiği gibi kişinin kendiliği ile deneyimleri arasında yaşadığı çatışma onu duygusal olumsuzluklara itebilir. Kişi kendiliğinde gördüğü gücü bazen yeterince ortaya koyamaz.
Burada güçlülük düşüncesiyle hisleri çatışır. Ve kişi kendini ortaya koymada yetersiz kalabilir. Bazen de kişi kendinin farkında olamayabilir. Ve yine yetersizlik duygusu yaşayabilir. Burada bireyler bu potansiyeli ortaya koyamadıklarında diğeriyle iletişim sorunu da yaşayabilirler. Bu da duygusal anlamda sorunlara yol açabilir. Burada belirtildiği gibi terapistler bir anlamda duygu koçları ile birlikte devreye girebilir. Ve bu şekilde yapılacak işbirlikçi bir çalışma farkındalık kazandırabilir. Burada belki de eğitim sisteminde de atılması gereken adımlar olabilir. Çocuklara ve ergenlere duygu kontrolü ve kendini gerçekleştirme konusunda farkındalık eğitimleri verilebilir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki 21. yüzyılda gerek gençlerin ve gerekse yetişkinlerin bu anlamda farkındalık kazanmaları için duygulara koçluk yapılması gerekliliği açıktır. Bu tarz bir yaklaşım bireylerde farkındalık kazandırarak kendini gerçekleştirme konusunda adım attırabilir.
Nurhayat Kayar – Yazar, Profesyonel Koç
0 yorum