Bir De Buradan Bakalım
“İnsanlar için itici güç, geçmişte aldıkları sonuçlar değil, kendi belirledikleri hedefe doğru ilerlemektir.”
-Kendinle Savaşma Sanatı
ZEYNEP KALAYCI ÇANAKÇIOĞLU – Profesyonel Koç
@zeynepkalayci_donusumakademi
Merhabalar sevgili dostlar. Uzun bir aradan sonra yine birlikteyiz. Evett nerde kalmıştık?
En son yazımı sizlere hatırlatmak istiyorum, yazının tamamını Koru Caoching dergimizin 4. Sayısında okuyabilirsiniz.
GÜNEŞ GÖZLÜKLERİNİZİ ÇIKARIP DÜNYAYI VE GÜNEŞİ SELAMLADINIZ MI?
Bir önceki yazımda sorunun; dünyayla, hayatla, başkalarıyla, çocukluk travmalarıyla, atalarla ilgili değil, tamamen nasıl görmek istediğin, nasıl anlam yüklediğin, hedefine neyi koyduğun ve farkındalığın ile ilgili olduğunu söylemiştim. Kendimize ve olaylara farklı bakış açısıyla bakmayı teklif etmiştim. Şimdi; teklifimi kabul ediyorsanız hadi gelin birlikte neymiş bu bakış acışı bir de oradan bakalım.
Bu güne kadar psikoloji genellikle Freud ve Jung’un bakış açısıyla ilişkilendirildi. Sizlere psikolojinin üç devinden biri olan Alfred Adler’den, Adler psikolojisinden bahsetmek istiyorum.
Adler psikolojisine göre, hiçbir deneyim başarımızın yada başarısızlığımızın nedeni değildir. ‘’deneyimlerimizin yarattığı şok –sözüm ona travma- yüzünden sıkıntı çekmeyiz, bunları amaçlarımıza uyduğu şekilde biz yaratırız. Bizi deneyimlerimiz belirlemez ama bunlara verdiğimiz anlam belirler’’ der…
Nasıl yani dediniz mi? Güzell doğru yoldayız demektir..
Adler psikolojisi katı bir araştırma alanı olmak yerine bir fark ediş yani gerçeklerin ve insan anlayışının zirveye ulaşmasının kavranması olarak kabul edilir. Bugünkü yaşadığımız durumumuzun geçmişe dayalı bir nedenin sonuçu olarak gördük. Yani şu anda kim olduğumuz (sonuç) geçmişteki yaşadığımız olaylarla (neden) belirleniyor diyoruz öyle değil mi? Adler psikolojisi öyle demiyor!! öyle olsaydı dünya benzer travmaları yaşamış aynı tür insanlarla dolu olmaz mıydı? Geçmiş şimdiki zamanı belirliyorsa ve nedenler sonuçları kontrol ediyorsa bunun sonucu tuhaf olmaz mıydı? (biraz düşünelim)
Adler psikolojisi, sadece geçmiş nedenlere odaklanır ve herşeyi neden-sonuç açıklamaya çalışırsak ‘’belirlenimciliğe’’ (determinizm) kadar gideriz diyor. Determinizmin bize söylediği şu anımızın ve geleceğimizin çoktan geçmiş olaylar tarafından belirlendiği ve değiştirilemez olduğudur. Adler’e göre geçmişin bir önemi yoktur. Geçmiş ‘’nedenleri’’ değil daha çok şimdiki ‘’hedefleri’’ belirler.
İlginç geldi mi? Ya da saçma? Devam edelim;
Diyelim ki bir işe giriyorsunuz ama sorunlar çıkıyor, hastalanıyorsunuz, mutsuz oluyorsunuz, yapmak istemiyorsunuz, eliniz ayağınıza dolaşıyor, korkular yaşıyorsunuz gibi gibi sebebleriniz var. Adler psikolojisine göre sizin daha önceden çalışmamak gibi bir hedefiniz vardı ve bu hedefe ulaşmak için kendinize bu sorunları yarattınız. Yaşadıklarınızı reddetmiyor, gerçekliğini kabul ediyor fakat bunlar, çalışmama hedefine ulaşmak için yaratmış olduğunuz semptomlardır ve nedenlere bağlı kaldığınız müddetçe ileriye adım atamayacağımızı söyler.
Adler psikolojisinde travma reddedilir. Freud’yen bakış açısıyla kişinin ruhsal yaralarının (travmalarının) onun şimdiki zamanda mutsuzluğunun nedeni olduğunu öne sürer ama Adler tek başına hiçbir deneyim başarımızın ya da başarısızlığımızın nedeni değildir der. Adler psikolojisinin duygulara bakış açısı da farklıdır. Bizi duygularımızın kontrol etmediğini söyler.
Evet sevgili dostlar okuduğum bir kitap (aşağıya ismini yazacağım) bana uzun süredir unuttuğum Alfred Adler’i hatırlattı. Freud ve Jung’un gölgesinde kalmış çok bilinmeyen zamanının Tesla’sı olarak adlandırılan psikolojinin üç devinden biri. Bilincin keşfi Adler’le başlamıştır. Bireysel psikolojiyi de Adler ortaya koymuştur. İnsanı bütüncül ele almış, çocukluk, aile, sosyal ilişkiler, özellikle de sosyal ilginin önemine dikkat çekmiştir. Her bireyin davranışlarının altında bir amacın yattığını ve eylemlerin bu amaçlar doğrultusunda gerçekleştiğini söyler. Bu amaçları da üç başlık altında toplamıştır;
- Güçlü olmak, kendini güçlü hissetme
- Emniyette olmak
- Ait hissetmek
Tüm eylemlerimizin altında bu üç amacın yattığını savunur Adler. Yaşam tarzı, yaşam stili kavramlarından çok bahseder. Çocukluktan itibaren her birey bir yaşam stiline sahip olur, tüm hayatını buna göre yaşar ve buna göre anlamlar yükler dolayısıyla bu bağlamda kendine bazı hedefler koyar. Bu hedef, bu amaç örtük olabilir, kişinin kendisi bile farkında olmayabilir ama tüm eylemlerini belli bir amaca hedefe yönelik yapar. Temelinde de bu üç amaç yatar. Adler için bütünlük, sosyal ilgi önemlidir, Freud’de süper ego, Jung’da bilinçdışı önemlidir ve bu kavramlar öne çıkar.
Evett sevgili dostlar sanırım bize ayrılan sürenin çoktan sonuna geldik.:)) Kendimizi değerlendirirken Freud ve Jung’un kavramlarının yanında Adler’e de dikkat çekmek istedim.
Kendimize pencerelerden değil tüm pencereleri tüm duvarları yıkıp, güneş gözlüklerimizide çıkarıp ☺☺ öyle bakmak dileğiyle diyorum sizleri bir soruyla başbaşa bırakıyorum;
Bugünkü yaşadığınız hayatın, durumun bugünkü sizin altında hangi hedefleriniz var?
Sevgiyle kalın dostlar.
Zeynep Kalaycı Çanakçıoğlu
Profesyonel Koç
Kaynak: Kendinle Savaşma Sanatı, İchıro Kıshımı, Fumıtake Koga, Koridor Yayımcılık
Koru Coaching Magazine, 8. Sayı, 2024 Ekim