Öğrenci Koçluğunda Duygusal Takip
“IQ ve teknik beceriler önemlidir, ancak duygusal zekâ liderliğin olmazsa olmazıdır.”
-Daniel Goleman
“Ben, öğrenci koçuyum. Şimdiye kadar yüzden fazla öğrencim sınavlarda derece yaptı ve olimpiyatlarda başarı gösterdi. Öğrencilerle çalıştığım süreç boyunca onları sıkı takip etmekteyim. Her öğrencim en az 15 kitap bitiriyor ve her gün en az 450 soru çözüyor. Eee… kabul etmeliyiz ki ülkemizde sınav sürecinde başarılı olmak isteyen öğrenciyi sıkı takip etmek zorundayız. Başka türlü başarı olmaz. Bir öğrenci başarılı olmak istiyorsa benimle çalışabilir, ancak yıl boyunca yemek yemeden, su içmeden, nefes almadan, sadece test kitaplarına gömülerek yaşayacak.“
Eğer şimdiye kadar LGS ya da YKS sınavlarına hazırlandıysanız veya çocuklarınız bu sınav döneminde bulunduysa yukarıdaki diyalog size yabancı gelmeyebilir!
Bana yabancı gelmiyor da içimi acıtıyor desem! Siz de aynı duyguyu hissettiniz mi? “Hissettim,” dediğinizi duyar gibiyim. Öyleyse Öğrenci Koçluğunda Duygusal Takip neymiş, nasılmış birlikte bakalım.
Tüm çocuklar, ilk doğduklarında ağlarlar. Sonra gülmeye, acıktığını fark etmeye, düştüğünde acı hissetmeye başlarlar. Aslında özlerinde var olan duyguları deneyimlemeye başlamışlardır. Özde 8 temel duygu vardır. Her birey bu 8 duyguyu bilerek dünyaya gelir. Büyüdükçe bu duyguların tanımları değişebilir. Özde var olan bu duygular: mutluluk, üzüntü, korku, şaşkınlık, öfke, ilgi, iğrenme, utanç duygusudur. Çocuklar büyüdükçe içinde bulunduğu kültüre uygun olarak yeni duygular edinirler, bunlar da: gurur, utanç, kıskançlık gibi duygulardır. Çocuklarımızın duygusal zekâ gelişimleri, ebeveynlerinin onlara yaklaşımı ile ilgilidir. Ebeveyninin tepkisine göre çocuktaki duygusal zekâ gelişir, duyguların tanımları netleşir ve karakter oluşmaya başlar. Bazı bireyler olaylara sadece mantıksal, zihinsel yönden bakarken; bazı bireyler oldukça duygusal yaklaşım gösterirler. Ancak sınav sürecine gelmiş bir öğrenci yaklaşık bir yıl, YKS öğrencisi ise bir ya da iki yıl duygularını cebinde saklamak zorundadır.
Eğer o duygular cepten dışarı doğru kafalarını uzatırlarsa hemen dikkat dağınıklığı ilaçları, antidepresanlar, psikologlar veya psikoterapistlerle tanıştırılırlar.
Koçluk eğitimleri vermeye başladığım günden bu yana her eğitimde öğretmenlere “Koçluk nedir?” diye sordum ve tüm öğretmenler istisnasız olarak “Rehberliktir,” cevabını verdiler. Hele günümüzde, öğrencilerin sınav süreçlerinde onlara destek olmaya niyet eden tüm öğrenci koçlarımız, koçluk adı altında sınav takibi ve rehberlik yapmaktadırlar. Rehberliğin Türk Dil Kurumu sözlüklerindeki tanımı da “Öğrencilerinin sorunlarını öğrenerek onlara yardımda bulunma” şeklindedir. Bir öğretmen, öğrencisinin tüm sorunlarına yardımcı olmak adına kılı kırk yarar. Yeter ki öğrencisinin başarısına şahit olsun ve o öğrenci sınavdan yüksek not alsın, başarılı olabilsin. Başarılı öğrenci demek başarılı öğretmen demektir.
Ülkemizdeki öğrenci koçluğu tanımı başarı odaklı olduğu sürece ve başarı da yüksek not alma anlamına geldiği sürece öğrenci koçluğunun tanımı rehberlikten öteye geçemeyecektir diye düşünmekteyim. Profesyonel koç ve öğretmen olarak, hatta spiritüel sezgisel bir birey olarak bunun çocuklarımıza ne kadar zarar verdiğini, çocukları yarış atı gibi zorladığımızı, mutsuz ama başarılı bireyler yetiştirdiğimizi de hesaba katarsak, ülkemiz gelecekte emin ellerde olur diyebilir miyiz? Diyemediğim için siz şu anda bu Öğrenci Koçluğunda Duygusal Takip başlıklı yazıyı okuyorsunuz.
İster öğretmen, ister ebeveyn, isterseniz de koç olarak baktığınızda geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızın duygularını tanımaya çok ihtiyaçları var. Duygularımızı tanıyamayan biz yetişkinler duygularını tanıyamayan öğrencilere koçluk yaptığımız sürece robotlaşmış bir insan ırkına hizmet etmekte olduğumuzu ne zaman fark ederiz bilemiyorum.
Sadece benim koç ve öğretmen olarak böyle düşündüğümü sanmıyorum, ancak bu yaklaşım ilk kez sizlerle buluşuyor. Öğrenci koçluğunda duygusal takip: Sene 2009-2010, Ağustos ayı Özel Okullar Lider Öğretmen Geliştirme Programı’ndayız. Konumuz NLP teknikleriyle öğrencilere koçluk yapmak ve koçluk becerilerimizi artırmak. Hocam sahneye beni davet etti. Heyecanlıyım, bu kadar kalabalık karşısında ben nasıl davranırsam doğru yapmış olurum? Ya hata yaparsam? Ya yanlış bir şey söylersem? Kafamda deli sorular, oturduğum yerden kalktım ve sahneye doğru yürümeye başladım. İşte o an hayatımdaki her şey değişmeye başladı ve ben sandalyeme döndüğümde biraz önceki ben değildim. Nasıl mı? Bilirsiniz işte, koçlukta sürekli değişim ve dönüşüm vardır. Her koçluk hizmeti alan kişi bir önceki halinden farklıdır ve farkındalığı yükselmiştir. Benim de öyle oldu. Artık o ben değildim. Benim koçluk serüvenim başlamış oldu.
On iki yıldır öğrenci koçluğu yapıyorum ve öğrencilerin derslerini, okul başarılarını takip ederken aynı zamanda da ailevi sorunlarını, ders başarısızlıklarının sebeplerini, sevdiklerini, üzüntülerini, stresli anlarda verdikleri tepkileri ve birçok alanda onları takip ediyorum. “Takip etmek” diyorum çünkü ülkemizdeki sınav dönemlerinde öğrenciler, koçları ile en az bir yıl süreç koçluğu yapmak zorundalar.
Süreç koçluğunda öğrenci ile kanka, arkadaş, dost; yerine göre anne-baba bile olabiliyorsunuz. Zihinsel anlamda alınan koçluk eğitimleri ve zihinden yapılan koçluk görüşmelerinde kararlar veriyor ve yola çıkıyorsunuz. Danışanınız sizinle verdiği kararları sadece bir hafta uygulayabilirken ikinci hafta bahaneler üretmeye başlıyor. Okullarda çok meşhur dur öğretmenim sular kesildi, öğretmenim elektrik yoktu bahaneleri ile ödev yapmaktan kaçan öğrencilerin hâli. Böylece devam edip giden öğrenilmiş çaresizlik gibi bahane üretme yeteneği, öğrencilerin boynuna dolanıp onların yetişkin olmalarını bekliyor ki yetişkin olduğunda da başarılı olmanın imkânsız olduğuna inansınlar. Mutsuz, huzursuz, kaygılı, panik atak yaşayan, dikkati dağınık, ilaç kullanmak zorunda bırakılan yeni bir Z kuşağı ebeveynleri… İşte bu profil ve deneyimlerim benim Öğrenci Koçluğunda Duygusal Takip projesini geliştirmeme olanak sağladı.
Artık öğrenci koçluğu yapan tüm koçlar öğrencilerinin ders takibini yaparken, duygusal takibini de yapmanın konforunu yaşayacaklar. Çünkü öğrenci ya da yetişkinlerle koçluk yaparken eğer kalpten koçluk yaparsanız o görüşme bahanesiz olacak ve uzun vadede işe yarayacaktır. Daniel Goleman’ın dediği gibi: “IQ ve teknik beceriler önemlidir, ancak duygusal zekâ liderliğin olmazsa olmazıdır.” Biz koçlar her insanı tam ve bütün olarak kabul ederiz. Ken Wilber’ın sözcülüğünü yaptığı “integral düşünce”de de insanı ve evreni anlamak için bilimsel ve ruhsal bakış açılarını bir araya getirmek gereklidir. İntegral düşünce 4 kadranlı –beden, zihin, kalp, ruh ile ilişkili olan– anlamına gelmektedir. Öğrenci koçluğunda öğrencilerle sınav sürecini yürüten, öğrenci koçluğunu meslek edinen tüm koçlara söylemek istediğim ve farkındalık oluşturmak istediğim konu: öğrencinin bir insan olduğudur. Kalbi, ruhu, bedeni ve zihni vardır.
Eğer belli bir süre sınav için hazırlanacaksa; öğrencilerin aynı zamanda dinlenmeye, eğlenmeye, piyano çalmaya, sohbet etmeye, gezmeye, ders çalışmaya, yüzmeye, ders tekrarı yapmaya, hızlı okuma öğrenmeye, hafıza teknikleriyle konuları hikâyeleştirmeye, zihin haritaları ile görsel hafızalarını güçlendirmeye, ağlamaya, gülmeye, konuşmaya, susmaya ve en önemlisi de insan olarak yaşamaya hakkı vardır.
Buradan yola çıkarak her öğrencinin hakkı olduğunu düşündüğüm Öğrenci Koçluğunda Duygusal Takip programı bir yıllık süreçte 25 hafta boyunca öğrencilerin derslerindeki duygularına, günlük yaşantılarındaki problemlere, derslerindeki başarı ve başarısızlık oranlarına, meslek tercihlerine, vizyonlarına, güçlü yanlarına, gelişmesi gereken yanlarına, hayatlarının her noktasında yol arkadaşlığı etmeyi hedeflemektedir.
Sevgili Bediz Kılıçkını, Kalbe Dokunan Koçluk kitabında der ki: “Bediz’in bu hayali kurarken yaşam amacı, dokunduğu kalplerin yankısı ile var olmaktı.” Benim de en önemli yaşam amacım; kişilerin farkındalıklarını artırarak, hayattaki tek başarının sınavdan tam puan almak olmadığını çocuklarına, öğrencilerine sevgiyle öğretmelerini sağlayabilmektir.
Dilerim ki tüm öğretmenler, öğrencilerine “Bugün nasıl hissediyorsun?”, “Bugün denemeden almış olduğun puan sana ne hissettirdi?”, “Hangi üniversitede okursan mezun olduğunda mutlu bir birey olacaksın?” gibi öğrencilerin duygularına odaklanan sorularla; gelecekte duyarlı, merhametli, şefkatli, başarılı, duygularını tanıyan ve yönetebilen, duygusal zekâsı yüksek, sağlıklı bireyler yetiştirebilsinler.
Ne dersiniz? Öğrenci Koçluğunda Duygusal Takip programı uygulanmaya değer mi?
Profesyonel Öğrenci Koçu – PCC
Koru Coaching Magazine, 2023 Ocak sayısında yayınlanmıştır.