Deprem ve Empati

Admin tarafından tarihinde yayınlandı

Selin Alptekin, Profesyonel Koç

“Depremi yaşayan insanımıza iyileştirici, şifa niteliğinde yardımlar gerekir. Onların tek ihtiyacı iyileşebilmek için değerli olduğunu hissettirecek kişilerle konuşmak, dinlenilmek.”

Hiçbirimizin kontrol edemeyeceği tek başına altından kalkamayacağı, zorlanacağımız felakettir doğal afetler. En büyük doğal afet ise ‘deprem’. Acısı tarif edilemeyen, sonucunu asla tahmin edemeyeceğimiz, çözümü ise kısa vadede olmayan uzun soluklu yol olan bir afet. Bu yüzden depremi yaşayan insanımıza iyileştirici, şifa niteliğinde yardımlar gerekir. Onların tek ihtiyacı iyileşebilmek için değerli olduğunu hissettirecek kişilerle konuşmak, dinlenilmek.

Acıyı yaşayan bir depremzede acısının görülmesini ister. Gözlerindeki korkuyu, geleceğe karşı endişelerinin görülmesini, varlıklarının unutulmadan kendilerine hissettirilmesini isterler. Bunu her gönüllü görüntülü seanslarımızda yüzlerinden okuyabiliyorum. İşin bir noktada farklı ve moral verici tarafı ise kayıplarının yokluğuna alışmanın zaman alacağının farkında olmaları.

İlk günlerde gözlemlediğim annesinin, babasının veya eşinin, çocuklarının kaybından dolayı kendilerinin yaşamalarından suçluluk duymalarıydı.

Sevdiklerimin yanında neden bende gitmedim?

Neden beni sevenler gitti?

Benim ne günahım vardı, neden ben yaşıyorum ya da neden onlar gitti?

Özellikle belirtmek istiyorum; asla bir depremzedeye ‘sen de ölebilirdin veya bak sen çok şükür ki yaşıyorsun’ demeyin, acısını katlarsınız. Depremzedenin şu an en büyük isteği sorulsa, eski düzenine dönmek istediğini söyler, bunun artık imkansız olduğunu bilse bile. Sadece kendine zaman tanımalıdır. Acısıyla çoğu kavga eder. Kavga etmek yerine temastan kaçmamalı, korkmamalıdır.

Acılarımızla yüzleştiğimizde daha çok güçleniriz. Bununla ilgili çok güzel de bir söz vardır; ‘’Öldürmeyen acı, güçlendirir ‘’ Şifa içimizde. Yeter ki duygumuzu akışa bırakalım. Nefret, öfke, suçlama bizi daha çok aşağı çeker. Fakat bu duyguları doğru yere yönlendirerek daha güçlü üstesinden gelebiliriz. Her birimize büyük işler düşüyor. Hepimiz elimizi taşın altına koyacağız. Birlik olduğumuz gün iyileşemeye başlayacağız, iyileşeceğiz. Yalnız olmadığımızı anladığımız an her şey güzel olur. Biz ülkesini seven, birbirine yardım eden, yardım etmeye de devam edecek olan insanlarız. Bunun farkına vararak bu depremin izlerini sarıp, birbirimizi sarmalayacağız.

Farkındalığımızı, anlayışımızı daha da geliştireceğiz.

Burada en önemli şey karşımızdakini anlamak, anlayabilmek . Shakespeare in çok güzel bir sözü vardır. ‘’Kaybı olmayana teselli kolay gelir.’’ O kadar çok şey anlatıyor ki.

Burada empatiden de kısaca bahsetmek istiyorum. Depremzedeyle empati kuramazsınız, kurulmaz. Sürekli bir empati kuralım, empati kurun söylemleri dolaşıyor. Anlamak ile empati farklıdır. Lütfen bunu ayırtedelim. Depremzedenin empatiye değil anlaşılmaya ihtiyacı var. Konuşmaya ihtiyacı var. Dinleyin onları. Siz konuşmadan gözlerinin içine bakarak dinleyin. Karşınızdakine anladığınızı, samimiyetinizi gösterin, omzuna dokunun. Bu insanlar başka bir şey istemiyor. Dinleyerek yanında olun. Sizin de aynı durumda olabileceğiniz gerçeğini düşünerek davranın.

Herkesin acıyı ve korkuyu yaşama şekli ve süresi farklıdır, bireyseldir. En az 1.5 yıl yardımlarımızı standart hale getirmemiz gerek. Psikoloji destek ise uzun bir süreç istiyor. Depremden sonra özellikle insanlar terapiye daha hazır hale gelir. Bilinç acıyı daha çok görür. Öğreti kuvvetli olur.

Hepimiz iyileşme hızına göre ilerleriz. Zaman iyileştirir. Unutturmaz ama iyileştirir.

Bunu bilerek hareket edip deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini kafamızın bir kenarında tutarak, yaşamayı öğrenmeliyiz.

Tekrar ölenlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Kalanlarımıza ise sabır ve şifa diliyorum…

Selin Alptekin

Profesyonel Koç

Koru Coaching Magazine, Nisan sayısında yayınlandı.