Duyguların Rengi

Admin tarafından tarihinde yayınlandı


Müzeyeyn Serap Dayı

Kişisel Gelişim Uzmanı | Kuantum Yaşam Koçu | NLP Master Trainer

“Herkes kızabilir; bu kolaydır. Ancak doğru insana, doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru şekilde kızmak… İşte bu kolay değildir.”

Nikomakhos Etiği, Aristoteles

Yazıma bir soruyla başlamak istiyorum: Duygularımızın her birine bir renk verseydik, bunlar hangi renkler olurdu? Bu sorunun, yaşadığımız duyguları fark etmemize ve onları daha iyi tanımamıza yardımcı olacağını düşünüyorum. Ben de günlük hayatımda kendime bu tarzda sorular sorarak duygularımı keşfediyorum.

Hepimiz, altı temel duygumuz olan sevinç, üzüntü, öfke, korku, tiksinme ve şaşkınlıkla doğarız. Bahsettiğim bu duygular, doğduğumuz andan itibaren hayatımızın sonuna kadar bizimle birliktedir.

Peki, biz bu duyguları hayatın koşuşturması içindeyken ne kadar fark ediyoruz? Onları ne kadar iyi tanıyoruz? Tanımak dedim, çünkü tanımadan onları tarif edemeyiz. Tanımadan önce ise duygularımızı fark etmemiz gerekir. Fark etmenin yolu, yine en başta sorduğum soruya çıkar.

Bununla birlikte, “Bu duyguyu vücudumuzun neresinde hissediyoruz?” gibi sorularla kendi yolumuzu oluşturabiliriz. Bu arada, duyguya sebep olan düşünceyi tespit etmek de önemlidir. Duyguları oluşturan bizim düşüncelerimizdir. Düşüncelerimizi değiştirirsek duygularımız da değişir.

Öfke duygusunu ele alalım. Mesela ben öfkeye bir renk verecek olsaydım, bu renk kırmızı olurdu. İnsan, yaşadığı bir olaya, duruma veya bir kişiye öfke duyduğu anda gözlerinden adeta ateş çıkar. Aklıma, kızgın boğaların kırmızı renge doğru hızla koşmaları geldi bir an. Konuya dönersek, insan kendini kontrol edemez. Nefes alıp verişi hızlanır. O anda karşısındaki kişi, belki de öfkesine sebep değildir ama yine de ona kötü sözler söyleyebilir. Tam da o anda yapmamız gereken şey, derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışmaktır. Sonrasında ise öfke duygusu ile konuşarak, ona sebep olan düşünceyi bulabiliriz. Düşünceyi bulmaya çalışırken odağımız değiştiği için öfke duygusu da ortadan kalkar. “O anda boşuna öfkelenmişim.” deriz belki de. Aldığım eğitimler sonrasında, bu bahsettiğim teknikleri kullanarak hayata daha pozitif bir şekilde bakıyorum. Bunu sizlerle de paylaşmak istedim.

Nefesin hayatımızdaki öneminden bahsetmeme gerek yok. Hepimiz bir nefesle hayata geldik, bir nefesle hayattan ayrılacağız. Önemli olan, bize verilen bu hayatı nasıl yaşayacağımızı seçmektir. İnsan, seçimleriyle yaşar. Bu noktada, her seçimin bir vazgeçiş olduğunu da aklımızın bir köşesinde bulunduralım. Siz hayatı nasıl yaşamak istersiniz? Mutlu mu, mutsuz mu? Öfkeli mi, sakin mi? Seçim sizin…

Bastırılmış duygulardan da söz etmek istiyorum. Bu, karşımızdakine ifade edemediğimiz, bizi içten içe kemiren duygulardır. Bize ilerleyen zamanlarda fiziksel ya da ruhsal olarak hastalık şeklinde geri dönebilirler. Bu yüzden duygularımızı özgürce yaşamanın ve ifade etmenin önemi ortaya çıkıyor. Zaman akıp gittiği için, her ne yaşıyorsak duygularla ilgili, onu bastırmadan ifade etmenin yollarını bulmalıyız. Bu yolları bulmak ise bol bol pratikle olur. Pes etmeden, hayata karşı esnek bir şekilde yolumuza devam etmek önemlidir.

Herkes kızabilir; bu kolaydır. Ancak doğru insana, doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru şekilde kızmak… İşte bu kolay değildir.” (Nikomakhos Etiği, Aristoteles)

Yazıma son verirken, size duyguların renkleriyle bezeli şahane bir hayat diliyorum.

Müzeyeyn Serap Dayı

Kişisel Gelişim Uzmanı | Kuantum Yaşam Koçu | NLP Master Trainer




0 yorum

Bir yanıt yazın

Avatar yer tutucu