Çıkarın Gözlüklerinizi
Dile Benden Ne Dilersen
Zeynep Kalaycı Çanakçıoğlu,Profesyonel Koç
Merhabalar sevgili dostlar;
Tekrar birlikteyiz bu çok güzel. Bilincimizin ve algımızın değiştiği, her şeyin hızlandığı, farklı bilinç boyutuna geçmekte olduğumuz şu zaman dilimi, her birimizin hayatlarında değişimlere sebep olmakta. Kendimizi ve hayatı sorguladığımız, hayat amacımızı aradığımız, başımıza gelen olaylar, neden aynı şeyleri yaşadığımız, mutsuz olduğumuz, ya da gerçek mutluluğa neden ulaşamadığımız ve bunun gibi birçok sorumuzun yanıtını arar dururuz. Bu yanıtları bulmak için birçok seminere, eğitime, atölyelere, çalışmalara katılır, kitaplar okuruz. Aldığımız yanıtlar bizi bir süre rahatlatır, ne yazık ki aynı soruları tekrar sormaya başlar, kendimizi tekrar eder dururuz. Katıldığımız tüm çalışmalardan bir sihirli değnek olup, hayatlarımızı hemen değiştirmelerini, o aradığımız sorunsuz muhteşem hayatı bize sunmalarını isteriz. Üstelik bunlar olurken rahatımızın hiç bozulmamasını, konfor alanımızdan hiç çıkmamayı, çok vakit kaybetmemeyi birde öyle günlerce çalışmalar yapıp aynı şeyleri tekrarlamamayı da isteriz.. Hiç zaman, emek harcamadan, durup düşünmeden her şeyin düzelmesini bekleriz… Nasıl tanıdık geldi mi?
“Neden bu kadar çok uğraşmama rağmen yine aynı şeyleri yaşıyorum? Bu kadar bilgiye sahip olup ta nasıl başaramıyorum” diye soruyor musunuz kendinize? Eminim soruyorsunuz. Bu yazımda ve bundan sonraki yazılarımda daha önce belki de hiç bakmadığımız farklı bir açıdan kendimize ve hayata bakmayı, her şeyi yeniden gözden geçirmeyi teklif ediyorum size.. Bu bakış açısının bizi şaşırtacağına ve çok iyi geleceğine eminim.
“Hayat olması gerektiği gibi değildir. Olduğu gibidir. Onu değiştiren onunla başa çıkma biçiminizdir”
Virgina Satir
Yıllar önce günü birlik Kartepe turuna katılmıştım. Temmuz ya da Ağustos ayıydı. Sabah erken saatte yola çıktık, eğlenceli bir gruptuk. Maşukiye’ de kahvaltı molası verildi. Muhteşem doğanın içinde, şırıl şırıl akan derenin üzerine kurulmuş masalarda kahvaltımızı yaptık, kahvelerimizi içtik ve Kartepe’ ye doğru yola çıktık. Güneşli pırıl pırıl bir gündü, her şey çok güzeldi. Yol kenarlarında karlar henüz erimemiş, güneşin ışıklarına inat sanki gülüyorlardı, çok hoşuma gitmişti. Güneş bulutların arkasına gizlenmiş, bu durum gittikçe artmış hava iyice kararmıştı. Korkmaya başlamıştım. Yolu iyi göremiyordum, yan tarafım uçurumdu ve yol bozuk olduğu için araç bazen kayıyor virajlar da patinaj yapıp zorlanıyordu. Havanın da kararması beni epey korkutuyordu. Neden bu kadar kararmıştı ki? Bu yolun birde dönüşü vardı iyice korkmaya başlamıştım nefesim daralıyordu, beni en çok korkutan havanın kararmasıydı. Diğer arkadaşların keyifleri yerinde ve mutlu görünüyorlar, benimse keyfim iyice kaçmıştı. Neden bu kadar korkuyorum ki? Kendimi teselli etmeye çalıştım ama başaramadım ve geri dönmek istediğimi, aracı durdurmalarını, havanın kötüleştiğini, korktuğumu ve daha birçok şeyi bir anda söyledim. Rehberimiz her şeyin yolunda olduğunu, bir sorun olmadığını havanın gayet iyi olduğunu biraz bulutlu olduğunu bunun sorun olmadığını söyleyip beni rahatlatmaya çalışıyordu. Diğer arkadaşlar neler olduğunu anlamaya çalışıyorlar, neden, neler oluyor, neden dönelim ki gibi sorular sorup duruma bir anlam veremiyorlar, onların ve rehberin bu rahatlıkları beni daha da sinirlendirmişti. Biran da ellerimi yüzüme kapatmak isterken güneş gözlüklerine ellerim takılmıştı, evet benim o özellikle koyu renk camları olan, gözümde olduklarını unuttuğum güneş gözlüklerime… Can havliyle hemen çıkardım aman Allah’ım hava hiçte öyle karanlık değilmiş, o kadar korkmamın, ağlayıp sızlanmamın, dünya’ yı karanlık görmemin sebebi güneş gözlükleriymiş… Yaşadığım şokla birlikte, şaşkınlığımı, sevincimi ve duygularımı anlatamam. Gözlüğü takıp çıkararak gülmeye başlamıştım tabii bunu fark eden arkadaşlarda gülüyorlardı halime…
Bu yolculuk bana güzel bir ders vermişti, fark ettim ki hayata da, taktığım güneş gözlüklerinin ardından bakıyorum, öyle acı ki yalnız olduğumda ve aynaya bakarken bile çıkarmıyorum hatta buna cesaret bile edemiyorum. Sorun dünyayla, hayatla, başkalarıyla, yaşadığım travmalarla, çocukluğumla, atalarımla ilgili değil benim nasıl baktığım, nasıl görmek kabul etmek istediğim, nasıl anlamlandırıp, hedefime neyi koyduğumla ilgili.. Şuan nasıl yani ne demek istiyor dediğinizi duyar gibiyim ne yazık ki tek sorumlu BİZİZ… Bunun böyle olduğunu daha sonraki sohbetlerimde birlikte göreceğiz. Unutamayacağım bir yolculuktu. Kendime yaptığım bir yolculuk..
Ya Siz hayata nasıl bakıyorsunuz? “hayatım berbat, her şey kötü gidiyor, bunlar hep neden benim başıma geliyor, çocukluk travmalarım, atalarımdan geliyor, çok mutsuzum” diye ağlıyorsanız; benim gibi güneş gözlüklerinizi çıkarmayı unutmuş olabilir misiniz?Belki de isteyerek çıkarmıyorsunuz? Aydınlıkta bakmaya cesaret edemiyor olabilir misiniz?
Hadi şimdi derin bir nefes alın ve çıkarın gözlüğünüzü, tamamen çıkaramıyorsanız bile , şöyle indirin biraz aşağıya doğru, çaktırmadan bakın önce dünya ya, hayata.!
Bırakın gözleriniz kamaşsın.. Korkmayın söyleyin cesaretiniz yoksa eğer, önce kendinize söyleyin kimse duymadan;
SELAM SEVGİLİ GÜNEŞ, SELAM SEVGİLİ HAYAT
Atın güneş gözlüklerinizi yüksek sesle söyleyin hadii
SELAM SEVGİLİ GÜNEŞ, SELAM SEVGİLİ HAYAT.!
Bir sonraki sohbetimizde bu güne kadar belki de hiç bakmadığımız bir bakış açısıyla bakacağız kendimize ve hayata….kaldığımız yerden devam edeceğiz, o güne kadar sakın güneş gözlüğü takmayın ve sevgiyle kalın.!
“En ilginç ikilem, ancak kendimi olduğum kişi olarak kabul ettikten sonra değişebilmemdir” Carl Rogers
Zeynep Kalaycı Çanakçıoğlu,Profesyonel Koç
Koru Coaching Magazine, 4. Sayı, 2023 Ekim